2 günlük karavan deneyimimize dair notlarım

Sabri KÜSTÜR
sabrikustur.com
Published in
4 min readJul 14, 2022

--

Çocukluğumdan beri karavanlara heves ederim, ancak bir karavanda konaklamak 39 yaşıma nasip oldu. Yaklaşık bir ay kadar önce, kızımız Ela’ya karne hediyesi olarak 2 günlük bir hafta sonu tatili hediye edelim dedik. Eşimin iş yerinden arkadaşının eşi, karavan kiralama işi yapıyor. Instagram’da @karavan.aski hesabından ulaşabilirsiniz. Normalde en az üç günlük kiralama yapsalar da, yabancı olmadığımız için iki günlük kiralamayı, biraz daha uygun fiyata yaptık.

Karavanı cuma öğleden sonra Bostancı’dan aldık. Düz vites araba kullanmayı biliyorum, ancak uzun zamandır kullanmamıştım. Dahası, hayatımda hiç ticari araç kullanmamıştım. Kendime güvensem de, kafam da azıcık soru işareti yok değildi. Ancak sürücü koltuğuna oturur oturmaz hemen uyum sağladım ve büyük boyutlu aracı gayet iyi biçimde idare ettim. Ertesi sabah çıktığımız Ağva yolculuğunda da, özellikle Ağva’nın virajlı ve yokuşlu yollarında iyi şekilde kullandım.

Karavanı kiraladığımız arkadaşların tavsiyesiyle Ağva’daki Seferoğlu Kamp Alanı’na gittik. 2 günlük konaklama için 200 TL’lik bir ücret ödedik. Kamp alanının yol kenarındaki giriş bölümü çadır ve karavanlar için ayrılmış. Arzu edenler tepeye çıkan patikadan devam ederek deniz manzaralı bölümde de konaklayabiliyor. Biz de öyle yaptık. Hafif bozuk ve yokuşlu yoldan karavanı sürerek tepeye çıktık. Tepeden aşağısı ise deniz kenarı… Acaba oraya gidebilir miyiz, diye düşündüm, ancak iyi ki yapmamışım, çünkü eğim çok fazla. Bu arada tepedede çok fazla düz alan yok, bu nedenle manevra yaparken hafif bir çukura takılma problemi yaşadım. Bu noktada orada olan bir kamp sakini, sağolsun yardımcı oldu ve karavanı, hafif eğimli de olsa düzlüğe yerleştirdi. Hafif eğim nedeniyle ocağı tavaya koyduğumuzda biraz kayıyordu, ancak bu çok fazla sorun olmadı.

Moto karavanı konumlandırdıktan sonra içeri ve dışarı yerleşmeye başladık. Önce, gösterildiği gibi tenteyi açtım, daha sonra eşim yatağı yaptı, evden getirdiklerimizi dolaplara yerleştirdi. Ofisteki portatif masa ve sandalyeleri de arkadaki bagaja atmıştık. Ayrıca içmek için iki tane 5 litrelik suyu da bagaja attık. Kamp alanına gelmeden bir gün önce gerekli alışverişi yapmıştık, ancak daha sonra aklımıza gelen ihtiyaçlar için kamp alanına girmeden Ağva’ya ilerleyip BİM’den son alışverişi yaptık. Bu aldıklarımızı da mutfak dolaplarına ve büro tipi buzdolabına yerleştirdik.

Karavanı park ettiğimiz alan tepede olduğu için Karadeniz rüzgarını epey alıyordu, ancak kapı denize değil, ormana baktığı için karavan bir rüzgar kesen gibi davranıyordu. Bu nedenle masa ve sandalyeyi kurduğumuz yerde rüzgardan pek etkilenmedik. Mutfak küçük, yemek yapmak veya bulaşık yapmak için fazla alan yok, ancak hazırlanan yemekleri karavanın hemen kapı önünde yemek çok keyifli. Kiralık karavanımızda TV de vardı. Yanımda getirdiğim adaptör ve HDMI kablo ile akıllı telefonu bağlayıp Ela’ya film bile seyrettirdik.

Karavanın içinde küçük bir tuvalet ve banyo var. Ancak o kadar küçük ki, kullanasım gelmedi. Zaten karavanı biraz eğik park ettiğimiz için su tabanda birikiyordu. Bu nedenle, hayatımda ilk kez Karadeniz’e girdikten sonra, duş almak için kampın duşunu kullandım. Gece vakti dışında ihtiyaçlarımı da genellikle kampın umumi tuvaletinde karşıladım. Yatak olayına gelince, 6 aylık oğlum Kerem’i aramıza alarak uyuduk, Ela için öndeki oturma bölümüne yatak yaptık. Ela önde rahat biçimde yattı, ancak arka tarafta biz yerimize sığamadık. İkimiz de hafif çapraz yatmak zorunda kaldık. Üstelik Kerem’in iyi uyku geçirmesi ve uyanmaması için mümkün olduğunca ses yapmamaya çalıştım. Neyse ki, gecesi güzel gezdi. Aksi takdirde 1 metrede gidip gelmek veya dışarı çıkıp insanları uyandırmak güzel olmazdı.

Genel olarak geride güzel anılar bıraksa ve pek sıkıntı yaşamasak da, karavan hayatının bize göre olmadığını anladık. Ben genellikle rahatına düşkün adamım ve dar yerleri sevmem. Karavanlar, özellikle ticari araçtan çevrilenler genellikle dar. Eğer minimum eşya ile ve az alanda yaşamaya alışık değilseniz, zorlanabilirsiniz. İki gün için çekilir, ancak bir karavan satın alıp hafta sonu bir yerlere kaçma fikri, yaşadığımız deneyimden sonra pek cazip gelmiyor. Üstelik karavan tatiline çıkmak için sanki bir otele gidiyormuş gibi hazırlandık, hatta yanımıza yastık, çarşaf ve pike alarak daha fazlasını yaptık.

Karavan hayatını pek hoş bulmasam da, Karavan Aşkı’nın bize tahsis ettiği karavan on numaraydı. Aşağıdaki paylaşımda da göreceğiniz turuncu renkli karavan, donanım açısından çok iyi seviyede, üstelik tepesinde bir çadır ve özel platform var. Kızım Ela vaktinin büyük kısmını bu çadırda geçirdi. Tam çocuklara göre. Ben de zamanımın bir kısmını rejisör sandalyeyle tepeye çıkıp Karadeniz’i izleyerek geçirdim. Hatta Teknoblog’da yayınladığımız Huawei MateBook D16 incelemesinin bazı sahnelerini de karavanın tepesinde çektim.

İki günlük karavan tatilinin bize masrafı 4000–4500 TL arasında oldu. Bu paraya hafta sonu İstanbul’a yakın yerde bir otel tatili için harcamak da mümkün, belki daha rahat edersiniz. Ancak hayatınızda en az bir kez karavan deneyimi yaşamanızı tavsiye ederim. Ben en azından yaşadım, ve bundan sonra “yaşayamadım” demem. Belki gelecekte, ticari araçtan dönme değil de, enine daha geniş olan ve gerçek anlamda karavan olan bir araç satın alabilirim. Ancak bunun için de mali açıdan ve mevzuat tarafında şartların uygun olması gerekiyor.

--

--

Teknoblog’un kurucusu, teknoloji sever, Yüksek Elektronik ve Haberleşme Mühendisi, Profil: sabrikustur.net