En son ne zaman canınız sıkıldı?

Burada kastettiğim yapacak bir şey bulamamaktan dolayı canınızın sıkılması… Artık öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, can sıkıntısı yaşamak biraz tuhaf kaçıyor.

Ara sıra aklıma gelir, bundan tam 20 yıl öncesi… Bir hafta sonu evde oturuyorum, yapacak hiçbir şey bulamadım, canım çok sıkılmıştı ve o an evde bir bilgisayar olmasını, oyun oynamayı (SimCity 2000 favorimdi) çok istemiştim.

Şimdi filmi ileri saralım, bugüne bakalım. Bugün yapmam gereken çok iş, okumam gereken bir sürü kitap, dergi; bunun yanı sıra bir şeyler izleyebileceğim Netflix, vb. bir sürü kaynak, aynı zamanda elimin altında tüm oyunlara erişmemi sağlayacak bir akıllı telefon ve tabletim var. İşte böyle bir ortamda can sıkıntısı geçmişte kalan bir duygu hâline geldi.

Can sıkıntısı geride kaldı, ancak bu sefer de zaman sıkıntısı gibi bir kavram hayatımıza girdi. Yukarıda saydığım gibi yapacak bir sürü iş, tüketilmesi planlanan bir sürü içerik olunca, insan zaman sıkıntısı çekiyor. Üstelik bir de nefsin getirdiği şımarıklık, bazı gereksiz işlere ve uğraşılara haddinden fazla zaman ayırmaya yol açması var. Sonuçta zaman çok önemli bir kavram hâline geldi.

Neyse ki, zamanın değerinin farkındayım ve hayatımı buna göre düzenlemeye çalışıyorum. Zaman kavramı çocukluğumdan beri benim için önemliydi, çoğu işimi planlayıp yerine getirmeye alışmıştım. Bugün o kadar fazla işin altından kalkabilmemde bu zaman kavramının bilincinde olup ona göre kendimi planlamamın büyük katkısı bulunuyor.

Ama bu noktada şunu da belirtmeden geçmeyeyim: Planlı olun, ancak planda abartıya kaçmayın. Bu sefer gerçekleştiremeyeceğiniz hedeflerin sayısı artacak, bu da moral bozukluğuna yol açacaktır.